Emperyalizm ve savaş kavramlarının birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceği, geçtiğimiz yüzyılın başında netlik kazanmıştı. Aradan geçen süre içinde, emperyalist-kapitalist sisteme son vermeden de savaşsız bir dünyaya ulaşılabileceğini (hatta ulaşıldığını) savunanlar oldu. Özellikle reel sosyalizmin çözülüşünden sonra, kapitalizmin nitelik değiştirdiği iddiaları daha bir yüksek sesle dile getirilmeye başladı. Ama “Soğuk Savaş”ın sona ermesinin üzerinden daha iki on yıl...
Türkiye solunun yakın geçmişinde iç içe giren kimi yönelimler ayırt edebiliriz. Bu yönelimlerin alt evrelere damga vuracak etkinliğe kavuştuğunu ise söyleyemiyoruz. Damga vuracak etkinlik derken sol içi perspektif tartışmalarını değil, toplumsal ölçeği kastediyorum. Bu durumda böylesi bir niteliğe kavuşan en önemli sol damarın Kürt hareketi olduğu saptanmalıdır. Tabiatı gereği Kürt hareketi Türkiye solunun haritasının tamamını...
“Fakat iki Devlet üçüncü bir Devlete karşı gerçekten savaşa girseler bile, ikisi ortak düşmanın imha edilmesi veya kimin tarafından imha edileceği konusunda aynı şeyi düşünmezler. Mesele çoğu kez bir ticari alışveriş gibi halledilir. Her iki taraf teşebbüse 30 bin veya 40 bin asker tutarında bir hisse ile katılır, bunun miktarını maruz kaldığı tehlikeye veya umduğu...
Emperyalizm ve savaş ile ilgili panel, seminer ya da söyleşilerde ısrarla gelen bir soru var: Emperyalist ülkeler arasında yeni bir savaşın patlak vermesi olası mı? Hayır, derseniz, emperyalistler arasındaki çelişkilerin zayıfladığı ve sarsılması hiç kolay olmayan bir egemenlik sisteminin kurulduğu tezini desteklemiş olursunuz. Dahası, “Emperyalizmin militarist yanının zayıfladığını söyleyebilir miyiz?” ya da “Emperyalistler arası paylaşım...
Sosyalist Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti – KDHC), ABD Başkanı George Bush’un 2002 yılı Ocak ayında yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında “şer ekseni” ülkelerden biri olarak tarif edildiğinden bu yana, Bush yönetiminin bölgeye yönelik yeni macera arayışları konusunda “samimi” olma olasılığından kaygı duyuyordu. (Oğul) Bush, iktidara geldiği 2001 Ocağı’ndan itibaren, KDHC’ye yönelik politikada bir “sertleşme” başlatacağı...
Gelişme, mevcut yapıyı değişim yönünde zorluyor. Statükocular, yani mevcut durumun sürmesini isteyenler değişim istekleri karşısında savunmaya geçiyorlar. Buradaki savunmayı, saldırı olarak anlamak gerekiyor. Daha düne kadar, statükocular hep hüsrana uğramışlar ve yenilerek meydanı ilerlemeye bırakmak zorunda kalmışlardır. Günümüzdeki emperyalist saldırılar da bu kuralın işlemesinin sonucudur. Bugün dünden farklı şeylerin yaşandığı görüntüsü sonucu değiştirmeyecek. İlerici güçlerin...
NATO ile ilgili bir yazıya doğrudan “NATO’ya karşı nasıl mücadele edilmesi gerekir” sorusuna yanıt arayarak başlamak uygun düşerdi. 1949’dan bugüne, yani yarım asırdan uzun süredir dünya kapitalizminin anti-komünist enternasyonali olma misyonunu üstlenen bir örgüte karşı mücadele etmek gerekir mi, sorusunu yanıtlamak gündemimize dahi girmemeliydi. Oysa bugün NATO, başta Avrupa solu olmak üzere, solun önemli bir...
Orgeneral Tuncer Kılınç’ın AB’ye alternatif aranması gerektiğine ilişkin açıklamaları birkaç ay önce ülke gündemini belirleyen konu olmuştu. Alternatif, “ABD’yi gözardı etmeden Rusya ve mümkünse İran” olarak adlandırılmıştı. Diğer yandan AB üyeliğinin Türkiye burjuvazisi açısından “jeopolitik bir zorunluluk” olduğunu da bizzat genelkurmay başkanının açıkladığını hatırlıyoruz. Türkiye burjuvazisinin zaman zaman uyguladığı “çelişkilere oynama” politikasını Kılınç’ın sözlerinde görebiliyoruz....
Bu yılın Mart ayı geldiğinde, içinde bol miktarda “kadın” sözcüğü bulunan bir yazı yazmak konusunda herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadık. Gerçi Gelenek’in mart aylarında “kadın sorunu” hakkında yazmak ya da başka aylarda yazmamak gibi bir “gelenek”i bulunmuyor; ama ayşe düzkan ve arkadaşları sağ olsunlar bize en azından bu yılki Mart-Nisan sayımızda meseleyi atlamama fırsatını vermiş oldular....
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 8 Mart günü gerçekleşen toplantısından sonra kamuoyuna açıklanan değerlendirme 1. Türkiye’nin savaş pazarlığı Türkiye’nin ABD ile yürüttüğü pazarlıkların sınırları yapısal anlamda bellidir. Bu konuda ABD ve NATO ile, hatta batı ile köprülerin atılması olasılığını işleyen yorumcuların niyeti, Türkiye’nin batıya mahkumiyetini çarpıcı hale getirmek olarak okunmalıdır. Söz konusu mahkumiyet gerçektir ve...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×