Sürekli katkıcılarımızdan Metin Çulhaoğlu başta olmak üzere; aralarında bazı Gelenek yazarlarının da bulunduğu bir grup sosyalist Sosyalist İktidar Partisi’nin dışına düşmüşlerdir. Aşağıda imzaları bulunan biz Gelenek yazarları Çark Çekiç’in bundan sonra sosyalist iktidar yolunda daha inatçı ve daha titiz bir kavga vereceğine olan kesin inancımızı belirtir Sosyalist İktidar Partisi’nin yönetici organlarına ve bütün partili yoldaşlarımıza...
Bundan iki ay önce bir iddia taşıyorsak ve ille de değişen bir şey varsa, daha iddialı olduğumuz vurgulanmalı. Türkiye sosyalist hareketine, Türkiye devriminin zaferine, Türkiye işçi sınıfının geleceğine inancımızdan bahsedeceksek, daha fazla güvene, daha fazla inanca sahip olduğumuz söylenmeli. Yok, bizden önemli savrulmalar, hat değişiklikleri, moral bozukluğu veya içe kapanma gibi bir değişim bekleniyor veya...
Gelenek epeyce uzun bir süredir “Türkiye’nin en eski Marksist teorik yayın organı” sıfatına sahip. Gelenek kitap dizisinin 1986 Kasım ayında yayına başladığı ve ortada topu topu yedi yıllık bir süre olduğu düşünülürse, bu sıfatın bizim performansımızla mı yoksa Türkiye marksist hareketinin genel verimsizliğinden mi elde edildiği sorusu meşru bir soru olarak akıllara gelecektir. Evet, bu...
Sosyalist mücadelenin şu andaki can alıcı sorununun her ülkede, sosyalist iktidar perspektifinin olabilecek en ileri ve örgütlü hatta oturtulması olduğundan pek kuşku duyulmuyor. İş bu hattın örülmesine gelince, devrimci uğraşımızın yoğunlaşacağı alanın saptanması sorunu ile karşılaşıyoruz. Bugün, gerek enternasyonal, gerekse ulusal düzeyde bu sorun etrafında yürütülecek bir tartışmanın herhangi bir getirisi olmadığını düşünüyorum. Yazıda bu...
Uluslararası komünist hareketin içinde bulunduğu durumu savunmacı bir hattın egemenliği ile tarif etmek mümkün. Kapitalizmin “zafer”ine rağmen direnmenin onuru, şimdilik, devrimci bir çizgide kalmakta ısrar eden komünist yapı ve çevrelerin en önemli dayanaklarından birini oluşturuyor. Sosyalizmin, komünizmin ve marksizmin “ölmediği”ni, günümüz gelişmelerini açıklama gücünün hala bulunduğunu, kapitalizm sürdükçe yeniden güncelleşebileceklerini savunmak ve dalganın tersine dönmesini...
Bu yazı geçen sayıda bolşevizasyon ve devrimci demokrasi üzerine değişik uçları zorlayan yazımın bir anlamda devamı ve toparlayıcısı olacak. Geçen sayıda, devrimci demokrasiden kalan önemli bir mirası sahiplenen ama çok daha gelişkin bir mücadele tarzı sonucunda iktidarı alan bolşeviklerin yolunu, gelinen noktada yeniden gözden geçirmeye başladım. Gelenek yazarı olmanın verdiği rahatlıkla, oldukça nitelikli bir okuyucu...
Gelenek sayfalarında sosyalist bireyden, aydın olarak bireyin rolünden, sosyalist aydının mücadeleci kimliğinden çok söz edildi. Dönüp geriye, yazdıklarımıza baktığımda benim en önemsediğim nokta şu oluyor: Gelenek sayfalarında bu konu, soyut bir devrimci etik ya da yine soyut bir komünist kişilik tarifi elde etme muradıyla hiç ama hiç yapılmadı. Gelenek‘te bu başlık altında yaklaşımlar geliştirildiğinde baskın...
Son dönemde bir kriz saptaması yapıyoruz. Devrimci durumun varlığından değil ama sosyalist hareketin de müdahaleleriyle buna dönüşebilecek bir zeminin varlığından söz ediyoruz. Buradan hareketle de, Türkiye’de sosyalizmin temsili sorununun çözümü yolunda önemli adımlar atmış olan partimizin önündeki yeni temel misyonu, siyasal hareket haline gelme hedefini ete kemiğe büründürmek olarak tarif ediyoruz. Yola çıkarken yaptığımız temel...
Türk sosyalist hareketinin ülke ve dünya nesnelliği gözönünde bulundurulduğunda, çok zorlu bir dönemden geçtiği bilinen bir gerçek. Bu bir geçiş süreci, önemli güçlükler, sarsıntılar bizi bekliyor. Bir başka deyişle, atlatılması hiç de kolay olmayan, ama imkansız da olmayan bir süreç içindeyiz. Bu süreci atlatmak; nesnelliğin rüzgarına kapılmadan, özne olarak (teorik politik bir güç) nesnelliğe yapılacak...
Bundan önceki yazımda , RP’nin son seçimlerde elde ettiği başarının arka planındaki etkenlere eğilmeye çalışmış ve bu partinin toplumsal muhalefet dinamikleriyle olan ilişkisinin sosyalist hareket açısından da ciddiye alınması gerektiğini savunmuştum. Sözkonusu yazıdaki temel saptamalarımda bir sorun olmamakla birlikte, kimi boyutlarını öngördüğüm sürecin beklediğimden hızlı geliştiğini ve bu nedenle de bazı noktaları abartma konumuna düşmüş...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×