Gelenek’in 134. sayısında farklı boyutlarıyla Türkiye’ye odaklanarak devlet konusu ele alınıyor. Türkiye siyasetinde devlet konusu hep çok tartışmalı bir yerde durmuştur. Nedenini anlamak çok zor değil: Geç kapitalistleşmiş bir ülke olmaktan kaynaklı ve aynı zamanda Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devrolunan mirasın gereği olarak bugüne kadar gelen tarihsel serüvende devletin rolü hep çok merkezi olmuştur. Burada tartışılacak bir...
Referandum’dan sonra, “Erdoğan kaybetti, halk kazanmadı” demiştik. Erdoğan kaybettiğini hemen anladı, gereğini yapıyor, halkın ise kafası karıştırılmaya devam ediliyor hâlâ! Önce Erdoğan’ın kaybettiği iddiamızın kaynağına bir kez daha inelim. Erdoğan’ın tasarladığı Türkiye, ülkenin sanayileşme, kentleşme ve eğitim gibi kriterler açısından “gelişkin” bölgelerinde karşılık bulmuyor. Referandum, bu direncin kırılmak bir yana, istikrara kavuştuğunu gösterdi. Onca yıldan...
“Devletin çözülmesi, Türkiye kapitalizminin mevcut devlet aygıtını taşıyamaz halegelmesi demektir. Özgün iç ve dış dinamiklerin ürünü olan bu çözülme süreci, sı-nıflar arasındaki verili güç dengeleri hesaba katıldığında, geçici bir karakter taşı-maktadır. Sermaye sınıfı, kendi egemenlik aracı olan devleti daha farklı bir içerikleyeniden yapılandırmak için arayış içerisindedir.”   Bu değerlendirmenin üstünden on yılı aşkın süre geçti....
Türkiye’de siyasetin sınıfsal bir analizini yapmak, Türkiye kapitalizminin yüz yılı aşan gelişim seyri ile devletin yapılanması ve geçirdiği değişiklikler arasındaki bağlantıyı kurmak önümüzde duran zorlu görevlerden biri. Önümüzde duran derken, bunun daha önce girişilmemiş bir iş olduğunu iddia etmiyorum. Gelenek dergisi ve temsil ettiği siyasi yapının üretimleri başta olmak üzere, Türkiye’de sayısı pek de fazla...
Giriş   Devlet-sermaye ilişkilerinin Türkiye özgünlüğündeki tarihsel gelişiminin önemli unsurlarından biri devlet eliyle sermayedar yaratma süreci olurken, “sanayi sermayesi” de bu ilişkinin başat ögesi rolünü hiç kaybetmemiştir. 1950’li yıllara kadar burjuvazinin varlığı tarım ve ticaret dışında sınırlı kalsa da sanayi sermayesi için uygun zemin, kamu yatırımlarıyla yaratılmış, sermaye birikimini güçlendirmeye yönelik pek çok adım atılmıştır....
Türkiye’de, sermaye iktidarının neredeyse tüm tarihini kapsayan kronik krizine bulunan çare, Cumhuriyet’in tasfiyesi, egemen ideolojinin yeniden yapılandırılması ve devletin dağıtılıp yeniden organize edilmeye çalışılması oldu. Son tahlilde, kapitalist sınıfın uzun vadeli çıkarlarını gözeten, yönetici sınıfın iç çelişkilerini bastıran, onlara müdahale eden ve yer yer ağırlık kaydırmalarını zorlayan, üstüne üstlük bir de “akıl” vehmedilen devletin kendisi...
İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesinde; bu, emperyalizm çağında tüm insanlığın kurtuluşuyla eş anlama geliyor, devlet tartışması hep kritik bir yerde durmuştur.   Nedeni belli: Devlet, iktidara sahip olmak demek, toplumsal zenginliğin bölüşümünün kurallarını belirleme gücünün meşru aracını elinde tutmak demek.   Öyleyse devlet tartışmasının hâlâ kapitalizmi yıkma mücadelesini sürdürenler için önemi, iktidar mücadelesi bağlamında ifade ettiği...
SUNUŞ Komünist partilerin bolşevizasyonu, Komintern’in V. Dünya Kongresi’nde karar altına alınan; kongre öncesi ve sonrasında Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi’nin (KEYK) yayımladığı tezler ve kararlarla ayrıntılandırılan en kritik başlıklardan biri oldu. KEYK’in, 1924 yılında yaptığı fabrika hücreleri temelinde örgütlenme çağrısı ise hem doğrudan bolşevizasyonla bağlantılıydı hem de bir kitleselleşme çağrısıydı. Üstelik uzun süre devam eden, son...
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ12. KONGRE TEMEL BELGELERİMAYIS 2017   RUSYA ve ÇİN EKSENİNDEEMPERYALİZM ÜZERİNE2017 TEZLERİ       1.Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek ve son aşamasıdır. Emperyalizm, kapitalizmin dönemsel bir politikası, geçici bir dönemi veya geriye döndürülebilecek bir hatası değil, yıkılmaya hazır hale gelmiş biçimde, bizzat kendisidir. Kapitalizm bir dönüşüm daha geçirmeyecek, başka bir aşamaya geçmeyecektir. Kapitalizm...
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ12. KONGRE TEMEL BELGELERİMAYIS 2017 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin 100. YılındaYOLUMUZ DEVRİMİN YOLUDUR   Ekim Devrimi sınıfsız-sömürüsüz bir toplum hedefinin gerçekçi olduğunu kanıtlamıştır. 1917 yılının 7 Kasım günü (eski Rus takvimiyle 25 Ekim), Rusya’da işçi sınıfı ve onun müttefiki yoksul köylülük iktidarı ele geçirdi. Emperyalist ülkelerin dünya halklarına tarihsel bir yıkım yaşattığı Birinci...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×